Spor Sonrası Omuz Ağrısı

Spor Sonrası Omuz Ağrısı – Sporcular İçin Kapsamlı Omuz Ağrısı Rehberi

Tırmanış, fitness, yüzme, tenis, crossfit, voleybol, gülle atma… Bu farklı sporların ortaklaştığı bir nokta ise omuz ağrısı varken yapılamamaları ! 

Spor sonrası omuz ağrısı nasıl geçer sorusuna cevap arayan sporcuların ortak deneyimi ise net ve kapsamlı bilgiye ulaşamamaları. Birçok sakatlık için internetteki Türkçe kaynaklar, Google aramalarında öne çıkma trikleriyle yazılmış reklamsı makalelerden ibaret.

Bu rehber omuz ağrısı yaşayan sporculara kılavuzluk edebilmek amacıyla kaleme alınmıştır ve düzenli aralıklarla güncellenmektedir. Keyifli okumalar ! 

Sakatlıklardan Önce 90 Saniyede Temel Omuz Anatomisi

Anatomi sıkıcıdır ! Ancak yine de sayfayı aşağıdaki sakatlık başlıklarına kaydırmadan önce 90 saniyenizi bu bölüme ayırarak yazının kalanından alacağınız verimi ikiye katlayabilirsiniz. 

Şimdi her anatomi konusunun temeli olan kemiklerden başlayalım ve dışa doğru ilerleyelim. Dışarıdan tek eklem gibi görünen omuz eklemi; esasında köprücük kemiği (clavicula), kürek kemiği (scapula) ve üst kol kemiğinin (humerus) oluşturduğu 3 eklemden oluşur. 

Köprücük kemiği öncelikle göğüs kemiği (sternum) ile SC eklemi (sternoclavicular eklem) oluşturur. Köprücük kemiğinin diğer ucuna ise kürek kemiği gelerek, AC eklemi (acromioclavicular eklem) oluşturur. Kürek kemiğinin kısaca “glenoid” olarak adlandırılan çıkıntısına ise top şeklinde başı olan üst kol kemiği (humerus) gelir. Omuz hareketleri omurganın ve bahsettiğimiz bu 3 eklemin üst üste binen koordine hareketlerinden oluşur. 

Humerus başı ve glenoidin şekillerine baktığınızda eklem yüzeylerinin birbirine oldukça uyumsuz olduğunu görürsünüz. Yüzeyleri pek de anahtar-kilit uyumuna sahip olmayan bu kemikleri bir arada tutmak için bir sonraki katmanda pasif stabilizatörler görev alır. Bunlardan en içeride bulunan labrum, temas alanı çok küçük olan glenoid çıkıntı üzerinde üst kol kemiğinin topuz şeklindeki başını tutan bir conta görevini görür. Bir sonraki katmanda ise diğer pasif stabilizatörler olan eklem kapsülü ve farklı yönlerde uzanan bağlar (ligamanlar) vardır. 

Omuz Anatomisi - Kemikler
Omuz Anatomisi - Bağlar

Pasif stabilizatörlerin hemen ardından sahneye kaslardan oluşan aktif stabilizatörler çıkar. Bunlardan en temeli rotatör manşet kasları olarak adlandırılan; supraspinatus, infraspinatus, teres minör ve subscapularis isimli 4 adet kastır. Bu kaslar tek başına çalıştıklarında üst kol kemiğini farklı yönlere döndürürler. Esas önemli işlevleri ise hareket esnasında omuz başını glenoide doğru karşılıklı çekerek yapıştırmaktır. 

Rotatör manşet kaslarının etrafında ise kürek kemiği ve üst kol kemiğinin hareketlerini kontrol eden daha büyük kaslar vardır. Bu kaslar da kendi primer hareketlerinin yanı sıra omuz eklemine stabilizasyon sağlarlar.  Kas ve tendonlardan bahsetmişken bunların kemikler tarafından baskıya veya sürtünmeye maruz kalmasını önleyen bursa adını verdiğimiz yastıkçıklardan bahsetmemek olmaz. 

Rotator Manşet Kasları
Brakiyal Pleksus

En nihayetinde ise boyundan çıkıp omuz kuşağının etrafından geçen zengin sinir ağından bahsedebiliriz. Bu sinirler omuz kuşağı etrafının ve üst uzvun duyusal bilgilerini taşır ve kaslarını kontrol eder. Öte yandan bu sinirler omuz kuşağının hareketlerinden de mekanik olarak etkilenerek sorunun kaynağı haline dönüşebilirler. 

Omuz Sakatlıklarının Sınıflandırılması

Omuz sakatlıklarının sınıflandırılmasına dair tartışılan birçok yöntem olsa da, daha çok sağlık profesyonellerini ilgilendiren bu tartışmaları bir kenara bırakıp doktorunuzdan en sık duyacağınız şekliyle, yani anatomiye dayalı sınıflandırmayla ilerleyelim. 

Ancak yine de bu sınıflandırmanın; dokuların genellikle izole, homojen veya tek tip şekilde sakatlanmaması nedeniyle çok da güvenilir olmadığını not etmekte fayda var. Yani sizinle aynı teşhisi alan bir başkasının sakatlığı muhtemelen sizinkinden farklı bir gidişatla ilerleyecektir. Ve Google’da araştırıp bulduklarınızın en azından bir kısmı sizin için geçerli olmayacaktır. 

Impingement Sendromu veya Subakromial Ağrı Sendromu

Subakromial terimi “akromion’un altı” anlamına gelir. Akromion ise kürek kemiğinin köprücük kemiği ile eklemleşen çıkıntısıdır. Üst kol kemiği humerus ile akromion arasında kalan bu alana subakromial boşluk denir. Bu ufak boşlukta supraspinatus kası ve tendonu ile bunları koruyan subakromial bursa adı verilen yastıkçık yer alır.

Impingement Sendromu Nedenleri ve Belirtileri

Impingement sendromunun sebebi aşırı yüklenme, kötü biyomekanik veya bazı anatomik dezavantajlardan dolayı bu dar alandaki tendon ve bursanın yaralanmasıdır. Impingement sendromu belirtileri arasında omuzda ödem, hareket kısıtlılığı ve ağrı yer alır.

Impingement sendromunda kişi omzun yan, ön veya üst kısmında ağrı hisseder.Gece omuz ağrısı şiddetlenebilir. Omuzdan üst kola yayılan ağrı da impingement sendromunda görülebilir. Sakatlığın ciddiyetine görekolu yukarı kaldırırken ağrı veya kolu arkaya uzatırken ağrı ortaya çıkabilir. Bazı durumlarda kolu kaldırırken ağrı belli açılar arasında ortaya çıkıp kaybolabilir ve bu durum ağrılı ark bulgusu olarak adlandırılır.

Banyo veya giyinme esnasında eli sırta veya baş arkasına götürürken ağrı hissedilebilir. Yemek yaparken, ağır bir cisim taşırken omuz ağrısı veya araba kullanırken omuz ağrısı hissedilebilir. Ağrı nedeniyle sinir sistemi omuz etrafındaki kasların aktivitesini baskılar ve omuzda güçsüzlük ortaya çıkar. 

Impingement Sendromu Fizyoterapi Süreci

Omuz impingement sendromu fizik tedavi sürecine yüksek oranda olumlu cevap veren bir sakatlıktır. Ancak bu, fizyoterapinin doğru ve modern yöntemlerle yapılması koşuluna bağlıdır. Genel sağlık sisteminde ne yazık ki fizyoterapi seanslarının büyük kısmı elektrik uyarısı ve ultrason gibi pasif uygulamalarla harcanmaktadır. Kalıcı iyileşmeyi sağlayacak manuel terapi ve egzersiz gibi uygulamalara ise çok çok az vakit harcanmaktadır. 

Sporda omuz ağrısı yaşıyorsanız ve impingement sendromu tanısı aldıysanız  fizyoterapi sürecinde ilk yapılması gereken şey manuel terapi ile ağrının azaltılması ve kolun hareket açısının arttırılmasıdır.

Manuel uygulamalarda fizyoterapist omuz başına belli yönlerde manevralar uygulayarak sıkışmanın yaşandığı subakromial boşluğu rahatlatmaya çalışır. Eğitimli bir fizyoterapistin uyguladığı manuel terapi ile ilk seanslardan itibaren ağrıyı azaltarak hareket açıklığını arttırır.. Manuel terapi yapılamayacak kadar ağrılı durumlarda ise geçici süre için soğuk uygulama ve elektrik stimülasyonu (TENS) bir seçenektir.

Impingement Fizik Tedavi

Omuz ağrısında manuel terapi ile eş zamanlı olarak omuz etrafında ağrı nedeniyle aktivitesi baskılanmış olan rotatör manşet ve kürek kemiği kaslarının tekrar çalıştırılması gerekir. Ancak bu egzersizlerin kası uyaracak kadar ağır ancak ağrıyı arttırmayacak kadar hafif olması gerekir. Doğru egzersizi ve dozajı bulmak iste fizyoterapistinizin görevidir. 

Rotator Cuff Egzersizleri

Ağrı ve hareket kısıtlılığı giderildikten sonra ise yaptığınız spora göre dizayn edilmiş bir kuvvetlendirme programından geçmeniz gerekir. Örneğin fitnessda omuz ağrısı yaşamışsanız, bu aşamada ağrısız kaldırabildiğiniz yüklerden başlayarak eski düzeyinize ve daha üzerine kademeli olarak çıkacağınız bir program tasarlanması gerekir. 

Rotator Cuff Yırtığı

Omzun eklem yüzeylerinin birbiriyle orantısız boyutta olduğundan ve rotator cuff kaslarının omuz başını dinamik şekilde eklem merkezinde tuttuğundan bahsetmiştik. Rotator cuff kasları supraspinatus, infraspinatus, teres minör ve subscapularis kaslarının travma ya da aşırı kullanıma bağlı yaralanması rotator cuff sendromu olarak adlandırılır. 

Rotator Cuff Yırtığı Nedenleri ve Belirtileri

Yaşa bağlı dejeneratif değişiklikler, kötü omuz biyomekaniği ve aşırı kullanım sonucu biriken mikrotravmalar bu kaslarda hasara yol açar. Ayrıca omuz ve kol üzerine düşme ile itme veya çekme yönünde omza binen ani yükler ile de rotator cuff kaslarında yırtıklar oluşur. 

Rotator cuff yırtığı anında omuzda şiddetli ağrı hissedilir. Gece omuz ağrısı ve omuz üzerine yatamama görülebilir. Baş üstü hareketlerde ya da belli açılar arasında oraya çıkıp kaybolan omuz ağrısı görülebilir. Yırtık gelişen kasın sorumlu olduğu hareketlerde sağlam tarafa göre güçsüzlük görülür. Yırtık kaynaklı eklem etrafına sirayet eden ödem nedeniyle omuzda genel sertlik ve kısıtlılık hissi gelişir.

Rotator Cuff Yırtığı Fizyoterapi Süreci

Rotator cuff yırtığı ve impingement sendromu birbiriyle yakından ilişkili sakatlıklar olduğu için bu sakatlıkların fizyoterapi süreçleri de paralellik gösterir. Ağrı kontrolü, manuel terapi ile mobilitenin geri kazanımı ve kademeli bir egzersiz programı ile spora dönüş planlanmalıdır. Klasik tedavilerle sınırlı kalan ve sakatlanmadan önceki antrenman ve yüklere aşamalı olarak yükselmeyen fizyoterapi süreçleri sporcular için vakit ve para kaybından ibaret olacaktır. 

Labrum Yırtığı - sLAP Lezyonu, Bankart Lezyonu

Bu sakatlık grubu omuz eklem yüzeyleri, labrum ve biceps uzun başı tendonunun yaralanmalarını içerir. Kürek kemiği ve omuz başının eklem yüzeylerinin birbiriyle orantısız olduğundan; bu nedenle labrum adı verilen yapının bir conta gibi eklem yüzeyini genişlettiğinden bahsetmiştik. Biceps kası uzun başı tendonu ise omzun ön kısmından eklem içine girer ve labrumun üst kenarına yapışarak omuz stabilitesini destekler. Omuza direkt travma sonrası omuz çıkıkları ve kronik aşırı kullanım sonucu bu yaralanmalar gelişir. 

SLAP Lezyonu ve Biceps Uzun Başı Ağrısının Nedenleri ve Belirtileri

SLAP lezyonunun ana sebeplerinden biri omuza yönelik travmalardır. Omuz ve kol üzerine düşme, kontakt sporlar, koldan asılı kalma ve omzun son açılarında ani yük binmesi gibi durumlarda omuz bağlarında, kapsülde ve labrumda yırtık ortaya çıkar. 

Diğer ana sebep ise omzun son açılarında (yukarı uzanma, geri uzanma veya rotasyonel yönlerde) tekrarlı ve yüksek şiddetteki hareketlerdir. Crossfit, tenis veya tırmanış gibi sporlarda slap lezyonuna yol açacak hareket paternleri devamlı uygulanır. 

SLAP lezyonu belirtileri açısından omuzda derin ağrı hissedilmesi oldukça karakteristiktir. Hareket esnasında omuzda ağrılı kıtlama sesi ve takılmalar yaşanabilir. Bununla birlikte belli açı ve hareketlerde ani ve şiddetli omuz ağrısı hissedilebilir. Eli sırta götürürken ağrı ya da arkaya uzatırken ağrı hissedilebilir. Hasarın boyutuna göre baş üstü hareketlerde kısıtlılık ve ağrı ile güçsüzlük oluşabilir. Kişi omuz üzerine yan yatınca ağrı hissebilir. 

Labrumun tepesine yapışan biceps uzun başı tendonu da omuz stabilitesine katkı sağladığı için labrumu etkileyen yukarıdaki mekanizmalara bağlı olarak yaralanabilir. Omuz stabilitesini zorlayan aşırı kullanım sonucu gelişen üst biceps tendiniti gelecekteki muhtemel SLAP lezyonunun ilk habercisi olabilir. Biceps uzun başı tendonunun yaralanmasında omzun ön kısmında ağrı oluşur. Travmatik yaralanmalarda bu iki yapı birlikte yaralanarak karma semptomlar ortaya çıkarırlar. 

SLAP Lezyonu Fizyoterapi Süreci

SLAP lezyonu ameliyatı ne yazık ki sıklıkla bu sakatlığı yaşayan sporculara sunulan ilk seçenek oluyor. Bu duruma genel sağlık sisteminde slap lezyonu için fizik tedavinin, spora spesifik planlama ve modern yöntemler yerine semptom azaltıcı klasik tedavilerle geçiştirilmesi ve başarı oranının düşük olması yol açıyor.  

SLAP lezyonunda fizyoterapinin ilk aşaması ağrı ve ödem yönetimi olmalıdır. Omuz ağrısına yol açan hareket ve aktivitelerin bir süreliğine kısıtlanması ya da modifiye edilmesi gerekir. Impingement sendromunun aksine SLAP lezyonunda ağrı daha az öngörülebilir olduğundan, kişi ani ağrı oluşturacak hareketlerden kaçınarak daha fazla hasarı önler. 

SLAP lezyonunda manuel terapi yine erken evrede kullanılacak araçlar arasındadır. Fizyoterapist elleriyle omuz başının eklem merkezinde kalmasını kolaylaştıracak manevralar uygulayarak omuz hareketini rahatlatmaya ve arttırmaya çalışır. Genel sağlık sisteminde ana tedavi olarak uygulanan soğuk uygulama ve elektrik stimülasyonu (TENS) gibi yöntemler ancak geçici süre ile manuel terapi ve egzersize geçişi kolaylaştırmak için uygulanmalıdır. 

SLAP Lezyonu Fizik Tedavi

SLAP lezyonu egzersizleri ise fizyoterapi sürecinin bel kemiğini oluşturur. Labrum kalitesini direkt iyileştiren spesifik bir egzersiz yoktur. Bu nedenle egzersizler; rotatör manşet ve kürek kemiği etrafı kas kuvvetini arttırmak ve sinir sisteminin bu kasları koordine ederek omzu stabil tutma becerisini geliştirmek amacını güder.

Omuz Stabilizasyon Egzersizleri

Bankart Lezyonu Nedir ? Nedenleri ve Belirtileri

Bankart lezyonu omuz çıkması sonucu gelişen, labrum hasarı ve glenoid kemik hasarını içerebilen komplike bir omuz yaralanmasıdır. Sıklıkla omuz başında eklem yüzeyi hasarını içeren Hill-Sachs lezyonu ile birlikte görülür. İlk defa gerçekleşen omuz çıkığı bankart lezyonuna yol açmayabilir. Ancak kronik omuz instabilitesi, yani tekrarlı omuz çıkıkları yüksek oranda bankart lezyonu ile ilişkilidir. 

Bankart lezyonuna, omuz başının kürek kemiğindeki eklem yüzeyine ani kompresyon uygulaması neden olur. Ek olarak omuz başının eklem içinde aşırı öne veya arkaya kayması da bu yaralanmaya yol açar. Omuz üzerine düşme ve kontakt spor travmaları bu mekanizmaları oluşturur. Travma sonrası ön veya arka labrum kenarında yırtık oluşabileceği gibi bu yırtığa kemik hasarı da eklenebilir. 

Bankart lezyonuna sebep olan akut omuz çıkığı sonrası omuzda deformite, şiddetli ağrı ve kısıtlılık meydana gelir. Bir tıbbi acil durum olan omuz çıkığına ortopedi servislerinde müdahale edilir. Çıkıkla birlikte bankart lezyonu geliştiğinde bu durum tekrarlı omuz çıkıklarına; ağrı, kısıtlılık, güçsüzlük ve hareket esnasında takılmalara yol açabilir. 

Bankart Lezyonu Fizyoterapi Süreci

SLAP lezyonunun aksine bankart lezyonunda, özellikle tekrarlı omuz çıkması oluştuysa, eklem içindeki hasarın cerrahi olarak onarılması gerekir. Zira her tekrar eden çıkıkta omuz içindeki hasar büyüyebilir ve kemik erozyonu gelişebilir. Bankart lezyonu ameliyatı artroskopik ya da açık yöntemle gerçekleştirilebilir. Cerrahi kararında kişinin yaşı, spor yaşamı ve hedefleri ile omuz instabilitesinin düzeyi önem arz eder.

Bankart lezyonu ameliyatı sonrası fizik tedavi 4-6 aylık zamana yayılan bir süreci kapsar. Ameliyatı takiben 4-6 haftalık bir hareket kısıtlaması sonrasında 12. haftaya kadar kademeli olarak eklem hareketinin geri kazanılması temel amaçtır. Bu aşamada çok hafif manuel mobilizasyonlar ile aktif destekli eklem hareketleri ana tedavi araçlarıdır. 

Yine erken evrelerden itibaren izometrik (hareket oluşmaksızın statik kas kasılmaları) egzersizlerden başlanarak kademeli bir şekilde rotatör manşet ve omuz etrafındaki diğer kasların kuvveti geri kazanılmaya çalışılır. Egzersizlerin düzeyi arttırılarak 12-16. haftalık döneme kadar spora dönüş evresine hazırlık yapılır. 

4-6 aylık dönemde ise tam hareket açıklığında spora özgü fonksiyonel egzersizlere dönmüş olmak ana hedeftir. Bu evrede hareket kısıtlılığı ve güçsüzlük sorunları büyük ölçüde aşılmış olmalı ve fonksiyonel-dinamik stabiliteye yönelik ileri düzey egzersizlere geçilmelidir.

Omurga ve Sinirsel Kökenli Omuz Ağrıları

Omuz ağrısının sebebi her zaman omuz ekleminin kendisi olmayabilir. Omurganın farklı seviyelerinden çıkan sinirler omuz etrafında farklı bölgelerin duyusunu taşır. Kola giden sinir paketi ise yine omuz ekleminin önünden geçerek aşağı devam eder. 

Bu sinirlerin omurga düzeyinde veya yolları boyunca bir noktada baskıya uğramaları omuz sakatlıklarını taklit eden ağrılara yol açabilir. Bu ağrılar boyun ya da sırt ağrısına eşlik edebileceği gibi tek başına izole şekilde omuz ağrısı olarak da görülebilirler. 

Boyun Fıtığı, Boyun Düzleşmesi ve Boyun Kökenli Omuz Ağrısı

Boyun omurgasındaki problemler sıklıkla omuza yansıyan ağrı ortaya çıkarabilirler. Msa başı çalışma gibi günlük rutinler, kötü boyun stabilitesi ve boynun gözetilmediği ağır antrenmanlar özellikle alt boyun omurlarında soruna yol açabilir. 

Boyun omurları arasında bulunan disklerin servikal lordoz düzleşmesi ile birlikte deforme olması, omuz ve kola giden sinirlerin çıkış kanalını daraltarak sinirlerin baskı altında kalmasına neden olur. Bu durumda sinirin beslediği bölgelere yansıyan ağrı hissedilebilir. 

Düzleşmenin aksine servikal lordoz artışı da sinirlerin çıktığı kemik aralığını daraltarak ya da omurlar arasında bulunan faset eklemlerin disfonksiyonuna yol açarak ağrıya yol açabilir. 

Boyun omurgasından kaynaklanan omuz ağrısının karakteri boyundaki sorunun yerine ve boyutuna göre değişkenlik gösterebilir. Ağrının hissedildiği yer eğer sorun kronikleşmediyse ilgili sinirin beslediği alanla sınırlı olacaktır. İleri düzey boyun problemlerinde ağrı sürekli hissedilip uyuşma ve hissizlik gibi sorunlara eşlik edebilir. Başlangıç düzey problemlerde ise sadece baş üstü hareketlerde veya ilgili sinirin baskı altında kaldığı ya da gerildiği hareketlerde semptom açığa çıkabilir.

 

Torasik Outlet Sendromu

Kola giden damar ve sinir paketi, boyun ve omuz seviyelerindeki birkaç geçiş noktasında sıkışabilir. İlk geçiş noktası ön ve arka skalen kaslar ile birinci kaburganın oluşturduğu interskalen üçgendir. İkinci geçiş noktası köprücük kemiği, kürek kemiği ve yine birinci kaburga arasında kalan kostoklavikular alandır. Son geçiş noktası ise pectoralis minor kası ve kaburgalar arasındaki geçiş alanıdır. 

Bazı anatomik anormallikler nedeniyle bu geçiş noktaları daralarak damar ve sinir paketine baskı uygulayabilir.  Servikal kosta (fazla kaburga) varlığı, bazı anormal yumuşak doku oluşumları ve köprücük kemiği hareket kısıtlılıkları bunlardan bazılarıdır. Öte yandan yanlış kullanıma bağlı olarak birinci kaburga pozisyonunun değişmesi ya da skalen kaslar ve pectoralis minör kasının spazmları nedeniyle de torasik outlet sendromu gelişebilir. 

Torasik outlet sendromu belirtileri açısından etkilenen damar ve sinirlere göre boyun, yüz, baş, göğüs ve kola yayılan; hafif şiddetten ciddi nöropatik ağrıya, uyuşukluğa, yorgunluk ve güçsüzlüğe kadar değişebilen belirtiler görülür. Semptomlar kol yana doğru açıldığında, baş üstü pozisyonlarda ya da bu pozisyonlarda iken dış rotasyona gittiğinde artar. 

T4 Sendromu

Omuz ve üst uzuva yayılan ve kökeni diğer teşhislerle açıklanamayan ağrı, uyuşma, karıncalanma, ağırlık ve şişkinlik hissi gibi semptomların varlığında torakal omurga kontrol edilmelidir. T4 sendromu, dördüncü torakal omurgadan köken alan ve omuz etrafını besleyen sinirlerin, bu omurga seviyesinin disfonksiyonu sonucu ağrılı hale gelmesiyle ortaya çıkan bir tablodur. 

T4 sendromunda boyun, kürek kemiği ve omuz arkasına yayılan ağrı görülebilir. Ağrıya kola ve ele yayılan uyuşma, karıncalanma ve ağırlık gibi hisler eşlik edebilir. Bununla birlikte torakal omurgada sertlik ve T4 seviyesinde hassasiyet görülebilir. 

T4 sendromuna uzun saatler masa başı çalışma gibi günlük aktiviteler yol açabileceği gibi   ağır kaldırma ve sırt omurgasının aşırı ön-arka veya rotasyonel strese maruz kalması da yol açabilir. Çoğu durumda T4 disfonksiyonunun kökeni anlaşılamaz. 

Omurga ve Sinirsel Kökenli Omuz Ağrılarında Fizyoterapi Süreci

Omurga ve sinirsel kökeni olduğundan şüphelenilen omuz ağrılarında sistematik bir manuel değerlendirme yapılmalıdır. Yansıyan omuz ağrına yol açabilecek omurga segmentleri tek tek değerlendirilmelidir. Omurga dışında sinirlerin devam ettiği hat boyunca mekanik strese uğrayabileceği noktalar test edilmelidir. 

Manuel değerlendirme esnasında test edilen noktalar üzerinden ağrı ve diğer semptomlar modifiye edilebiliyorsa omurga ya da sinirsel katılım teyit edilerek fizyoterapi planlanabilir. Omurgaya yönelik spesifik manipülasyon ve mobilizasyonlarla sinir mobilizasyonu egzersizleri tedavinin bel kemiğini oluşturur. 

Boyun Manuel Terapi

Omuz Ağrısı İçin Hangi bölüme gidilir ?

Ciddi travmatik bir sakatlanma yaşadıysanız yapısal bir hasar olup olmadığını anlamak ve gerekli müdahalelerin yapılması için ortopedi ve travmatoloji bölümüne başvurmalısınız. Doktorunuz hikayenize ve muhtemel sakatlığınıza yönelik röntgen ve MR görüntüleme gibi testlerle yapısal hasarları teyit edecek ve gerekli müdahaleyi planlayacaktır. 

Sporla alakalı ciddi bir travma olmaksızın gelişmiş omuz ağrınız varsa, daha spora dönük bir yaklaşıma sahip olması nedeniyle spor hekimliği bölümüne başvurabilirsiniz. Spor hekimliği bölümüne ulaşımınız yok ise fiziksel tıp ve rehabilitasyon bölümüne başvurabilirsiniz. Bu bölümler tıbbi muayenenizi yapıp gerekli tıbbi tedaviyi düzenledikten sonra sizi fizyoterapiye yönlendirebilirler. 

Burada önemli olan nokta bölümden ziyade doktorunuzun yaptığınız sporu ve sakatlığınızı anlaması ve spora dönüşünüz için bir yol haritası sunabilmesidir. Bu da gerektiğinde uygulanacak ilaç ve diğer tıbbi tedavileri takiben bir self-egzersiz programını ya da fizyoterapiyi içermelidir. Uzun süre ara vermeye ya da sporu bırakmaya yönelik öneriler alıyorsanız ikinci bir görüş almalısınız. 

Omuz Ağrısı Ne kadar sürede geçer ?

Ciddi travma sonucu gelişmemiş, ortalama bir omuz sakatlığı yaşadıysanız doğru bir süreç yönetimi ile ortalama 6-8 haftalık bir süreçte spora geri dönebilirsiniz. Bu süre sakatlığınızın ciddiyetine göre kısalabilir veya uzayabilir. 

Süreçte kendi başınıza dinlenirken veya tedavi alırken ortalama 2-3 hafta geçmesine rağmen anlamlı iyileşme göstermeyen bir sakatlığınız varsa başka bir kaynaktan görüş almalısınız. 

Yapısal hasar ve cerrahi işlem içeren durumlarda ise sürecin ucu açıktır. Spora dönüş için 4 aydan 12 aya ve daha ötesine uzanan zamanlar gerekebilir.

 

Sakatlıklarınızla Aylarınızı Harcamayın ! 

Bir sporcu olarak her ne kadar antrenman ve sakatlıklar üzerine bilginiz spor yapmayanlara göre fazla olsa da konu kendi sakatlık sürecinizi yönetmeye geldiğinde sıklıkla hataya düşmeniz mümkün. 

Eksik teşhis, yanlış antrenman ve yanlış dozaj gibi hatalar iyileşme sürecini ıskalamanıza ve sakatlığınızın kronikleşmesine yol açmış olabilir. Bu hataları geriye dönük anlamak ve doğru yola girmek için profesyonel destek alabilirsiniz. 

Sakatlığınızla ilgili profesyonel destek almak için İletişim sayfası üzerinden iletişime geçebilirsiniz.

 

ÖNEMLİ UYARI: Bu sitede yer alan içerikler tamamen eğitim ve bilgilendirme amaçlı olup herhangi bir tıbbi tavsiye içermez. Sağlığınıza yönelik tıbbi kararlar alırken lütfen ilgili sağlık kuruluşlarına ve sağlık profesyonellerine başvurunuz.