Sporda dirsek ağrısı fitness tutkunlarından tenisçilere, crossfit sporcularından tırmanışçılara kadar farklı branşlardan sporcuların yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir problem.
Sporcularda dirsek ağrısının çeşitli sebepleri olsa da sorunun yeterince irdelenmeden tenisçi veya golfçü dirseğine indirgenmesi kronik dirsek ağrısı açısından risk teşkil ediyor.
Dirsek ağrısı nedeniyle spor ve günlük yaşamınız olumsuz etkileniyorsa bu rehber size göre !
Sakatlıklardan Önce 90 Saniyede Temel Dirsek Anatomisi
Anatomi genellikle sıkıcıdır ! Ancak sayfayı aşağıdaki sakatlık bölümlerine doğru kaydırmadan önce 90 saniyenizi bu kısma ayırarak dirsek anatomisini anlayabilir ve yazıdan alacağınız verimi iki katına çıkarabilirsiniz.
Dirsek eklem kompleksi kol kemiği humerus ile ön kol kemikleri radius ve ulna arasındaki üç eklemleşmeden meydana gelir. Humerus ile radius-ulna kemikleri arasındaki eklemlerin hareketi dirseğin bükülüp açılmasını (fleksiyon ve ekstansiyon) sağlar. Radius ve ulna arasındaki eklemin hareketi ise ön kolun rotasyonel hareketini (pronasyon ve supinasyon) sağlar. Bu eklemleşmeler kapalı ve birbiriyle uyumlu bir kemik yapısına sahip olup eklem kapsülü ve bağlar ile desteklenirler.

Dirsek kaslarını incelediğimizde ise öncelikle ön kolun fleksör kasları biceps, brachialis ve brachioradialis ile ekstansör kas triceps göze çarpar.
Bunları humerusun alt-dış çıkıntısına (lateral epikondil) yapışan bilek ve parmak ekstansör kasları ile alt-iç çıkıntısına (medial epikondil) yapışan bilek ve parmak fleksörleri takip eder.
Öte yandan ön kolun rotasyonel hareketlerini sağlayan pronatör ve supinatör kaslar da klinik açıdan önemlidir.

Son olarak üst uzvu besleyen ve dirseğin etrafında geçiş noktaları bulunan üç ana sinir de dirsek ağrısı açısından klinik önem taşır.
Dirseğin ön kısmından geçen median sinir, iç kısmından geçen ulnar sinir ve dış kısımda seyreden radial sinir farklı noktalarda baskı altında kalarak ağrıya yol açabilmektedir.

Dirseği oluşturan bu farklı yapılar birbirine yakın noktalarda farklı karakterde ağrılara yol açar ve tedavi yaklaşımı da ağrının kökenine göre farklılık gösterir. Şimdi dirsek ağrısının eklem, kas-tendon ve sinirlerle ilgili farklı sebeplerini ve tedavi süreçlerini yakından inceleyelim.
Dirsek Eklem Ağrısı Nedenleri
Dirsek eklem kompleksi, üst uzvun diğer eklemleri olan omuz ve el bileğine göre daha kapalı ve stabil bir kemik yapısına sahip olsa da özellikle travma, bazen de yanlış kullanım sonucu eklem kökenli dirsek ağrıları gelişebilmektedir.
Fitness, crossfit ve tırmanış gibi sporlar dirsek eklemine yük bindiren tekrarlı hareketleri içeren sporlardır. Uygun olmayan form ve teknikle spor yapmak eklem içi mikro travmalara yol açar. Vücuda yeterli dinlenme süresi verilmediğinde ise doku onarımı ve gelişimi gerçekleşemez.
Dirsek eklem ağrısı eklem içi enflamasyon, kıkırdak hasarı veya eklem etrafı bağların hasarına bağlı olabilir.
Dirsek Arkasında Ağrı - Humeroulnar Eklem Ağrısı
Dirsek eklemi kırıkları ve dirsek üzerine düşme sonrası ağrıların önemli bir kısmı humeroulnar eklem ile ilişkilidir. Humeroulnar eklem, kol kemiği humerusun alt ucu ile ön kol kemiği ulnanın olecranon adı verilen hilal şeklindeki çıkıntısı arasındaki eklemdir.
Dirseğin bükülme ve açılma hareketi esnasında olecranon, kol kemiği humerusun alt ucu etrafında döner. Bu hareketin sorunsuz gerçekleşmesi için kıkırdak yüzeylerinin uyumlu olması ve eklem aralığının yeterli olması gerekir.

Dirsek kırıkları ve travma nedeniyle kıkırdak hasar görür ve yüzeylerin pürüzsüzlüğü bozulur. Enflamasyon ve hareketsiz kalmaya bağlı olarak da kapsül ve eklem etrafı dokuların esnekliği azalır ve eklem aralığı daralır. Bu değişimler sporda aşırı antrenman veya hatalı tekniğe bağlı olarak zaman içinde birikerek de gelişebilir.
Sonuç olarak eklem yüzeyleri birbiri üzerinde kayamaz ve dirsek eklemi kısıtlı ve ağrılı bir hale gelir. Eklem içi inflamasyon fazla olduğu durumlarda dirsek ekleminde sürekli ağrı görülebilir. Ağrı dirsek eklemini bükerken veya açarken ya da eklemin son açılarında görülebilir.

Radioulnar Eklem İnstabilitesi
Dirsek ağrısının az bilinen sebeplerinden biri proksimal radioulnar eklemdir. Ön kol kemikleri radius ve ulna, üst ve alt uçlarında birbirleriyle eklemleşerek ön kolun rotasyonel hareketini sağlar. Radiusun oval üst ucu ulnanın oluksu kısmına oturur ve burada dönerek pronasyon-supinasyon hareketine katkıda bulunur.
Eklem kapsülü ve annular ligaman radius ve ulnanın üst ucunu bir arada tutarak hareketin normal sınırlar içerisinde gerçekleşmesini sağlar. Dirsek çıkıkları, travma veya kronik yanlış kullanıma bağlı olarak bu bağın zarar görmesi; kemiklerin hizalanmasında bozulmaya ve hareketin ağrılı hale gelmesine neden olur.
Dirsekte radioulnar eklem kökenli ağrılar genelde dirseğin dış kısmında derin ve künt ağrı şeklinde hissedilir. Ağrı sorunun büyüklüğüne göre sürekli ya da dirseğin bükülme-açılma ya da rotasyonel hareketleri esnasında görülebilir. Bu sakatlık ağrının lokasyonu nedeniyle lateral epikondilit (tenisçi dirseği) ile sıklıkla karıştırılabilir ve rehabilitasyon süreci lateral epikondilitten farklıdır.

Dirsek Ağrısı Tedavisi
Dirsek üzerine düşme gibi travmatik durumlarda bir ortopedist tarafından kemik ve doku bütünlüğünüzün muayene edilmesi elzemdir. Zaman içerisinde kullanıma bağlı veya belli bir sebep olmaksızın gelişen dirsek eklem ağrılarında ise ortopedi, spor hekimliği veya fiziksel tıp ve rehabilitasyon gibi branşlardan birine başvurularak eklem ağrısına yol açabilecek sistemik ve diğer hastalıkların dışlanması gerekir.
Hekiminiz gerekli muayene ve tetkikleri yaparak tıbbi tedavinizi düzenleyecektir. Ortopedik kökenli eklem ağrılarında non-steroid antienflamatuvar ilaçlar sıklıkla reçete edilir. Bu ilaçlar enflamasyonu ve ağrıyı kontrol altına alarak semptomatik fayda sağlarlar. İlaç tedavisinin yanında eklem içine enflamasyonu baskılayan veya doku onarımını destekleyen enjeksiyonların yapılması da mümkündür.
Ağrının fazla olduğu, iyileşme göstermediği veya hareket kısıtlılığı gibi fonksiyonel sorunların olduğu durumlarda ise tıbbi tedaviye ek olarak fizyoterapiye başlanmalıdır.
Dirsek Eklem Ağrısı ve Fizyoterapi
Dirsek eklem ağrısında fizik tedavinin iki ana bacağı vardır. Bunlardan ilki konservatif fizyoterapi yöntemleri ve manuel terapi ile ağrının kontrol altına alınması ve eklem hareketinin iyileştirilmesidir.
Konservatif fizyoterapi sıcak veya soğuk uygulamalar, TENS ve diğer elektroterapi yöntemlerini içerir. Ağrı ve hareket kısıtlılığının aktif tedavilere izin vermediği durumlarda manuel terapi ve egzersiz gibi yöntemlere bir pencere açabilmek için konservatif yöntemler kullanılabilir. Ancak özellikle sporcularda spora dönüş ve tekrar sakatlanmaların önlenmesi için konservatif tedavilerin yeterli olmasını beklemek gerçekçi değildir.
Dirsek eklem ağrısında manuel terapi, ağrının azaltılması ve eklem kısıtlılıklarının giderilmesi için kullanılan bir araçtır. Manuel fizyoterapide eklem etrafı dokuları gevşetmek ve eklemin hareketini geri kazanmak için el ile ekleme özgü spesifik açı ve yönde uygulanan teknikler kullanılır. Eklem mobilizasyonu adı verilen bu yumuşak ve spesifik tekniklerle ağrı azaltılır ve eklem hareketi iyileştirilir.
Sporda dirsek eklemi ağrısının ikinci bacağı ise egzersiz terapisi ve antrenman düzenlemeleridir. Manuel terapi ile iyileştirilen eklem hareketinin kalıcı olabilmesi için hareket açıklığı boyunca uygun dozda yapılan kuvvet egzersizleri elzemdir. Fizyoterapistiniz başta dirsek etrafı kaslar olmak üzere omuz eklemi stabilizatör kaslarını da içeren bir kuvvetlendirme programı uygulayacaktır. Bunun yanında yaptığınız sporun temel hareket paternlerindeki formunuzu değerlendirmek ve hataları düzeltmek de faydalı olacaktır. Ek olarak antrenman programınızın gözden geçirilmesi ve sakatlığa yol açmış olabilecek yüklenme hatalarının düzeltilmesi gerekir.
Dirsekte Kas Kökenli Ağrılar
Sporcularda kas ve tendon kökenli dirsek ağrıları özellikle tekrarlı kol hareketlerini gerektiren tenis, fitness, ağırlık kaldırma veya tırmanış gibi sporlarda sıklıkla görülür. Dirsek eklem ve kasları yüksek mekanik strese dayanabilecek yapıda olsa da aşırı antrenman, yanlış teknik ve yetersiz dinlenme sonucu sakatlığa açık hale gelirler.
Dirsekte kas ağrıları kasların gövdesi, yapışma yeri veya tendonunun hasarı ile ilgili olabilir ve tedavi yaklaşımı da buna göre farklılık gösterir. Şimdi sporcularda kas kökenli dirsek ağrılarının sebepleri, tedavisi ve önleme yöntemlerine yakından bakalım.
Spor Sonrası Biceps Ağrısı Nedenleri ve Belirtileri
Antrenmandan sonra biceps kasında ağrı çoğunlukla ani travma, aşırı yüklenme veya yanlış teknikle ilişkilidir. Biceps ağrısı; kas gövdesi veya tendon hasarına bağlı gelişebilir. Biceps yaralanması dirsek ön kısmında ağrı-hassasiyet, avucu çevirerek dirseği bükme (fleksiyon+supinasyon) hareketinde zayıflık ve ağırlık kaldırırken ağrı belirtilerini ortaya çıkarabilir.
Ağırlık kaldırma veya barfiks gibi dirseğe yük bindiren hareketleri içeren antrenmanlarda hacim ve şiddetin iyi ayarlanmaması sıklıkla biceps tendonunda enflamasyon ve ağrıya neden olur. Bu ağrı dirseğin ön kısmındaki katlanma çizgisi civarında hissedilir.

Yetersiz dinlenme veya yanlış teknik sonucu biceps kas gövdesinde kısmi yırtıklar veya ağrılı tetik noktalar gelişebilir. Tetik noktalar aşırı yük altında kalan kaslarda gevşeyemeyen ve ağrılı hale gelmiş bölgelerdir. Örneğin sporda ısınma ve soğumaya özen göstermemek, esneklik çalışmalarını veya dinlenmeyi ihmal etmek kasın her antrenmanda esnekliğini yitirmesine ve tetik nokta gelişimine neden olur. Omuz stabilitesinin kötü olması, sırt kaslarının kuvvetsiz olması gibi çevresel faktörler de kola fazla yüklenmeye ve biceps hasarına neden olabilir. Bu ağrı daha çok kasın gövdesinde hissedilir.
Brachialis ve Brachioradialis Ağrısı Nedenleri ve Belirtileri
Brachialis ve brachioradialis kasları biceps ile birlikte dirseğe fleksiyon hareketi yaptıran kaslardır. Bu kaslar da biceps ile aynı mekanizmalar sonucu yaralanıp ağrılı hale gelebilirler. Ancak anatomik özellikleri nedeniyle sakatlıkları biceps ağrısına göre bazı farklılıklar gösterir.
Brachialis kası biceps’in derininde olduğu için ağrısı daha derinde hissedilebilir. Ek olarak brachialis kası ön kol nötral pozisyonda (avuçlar birbirine bakarken) dirseği büktüğü için ağrı “hammer curl” hareketinde daha belirgin hissedilebilir.
Brachioradialis ise diğer dirsek fleksörlerine göre daha dış ve aşağıda yerleşmiştir. Brachioradialis ağrısı dirsek dışına ve ön kola yayılım gösterebilir. Bu kasın ağrısı el bileğinin pronasyonda olduğu “reverse biceps curl” hareketinde daha baskın hissedilebilir. Brachioradialis ağrısı hissedildiği nokta itibariyle tenisçi dirseği ile karıştırılabilir.

Dirsekte Kas Ağrısı Fizyoterapi Süreci
Sporda biceps ve diğer kas ağrılarının tedavisinin ilk aşaması ağrıyı tetikleyen aktivite ve hareketleri bir süre azaltarak vücuda toparlanma için fırsat tanımaktır. Şiddetli ağrı durumunda spora ara vermek; diğer durumlarda antrenman şiddet ve hacmini ağrı azalana kadar düşürmek akıllıca olacaktır.
Dirsekte biceps ve diğer kas ağrılarının çoğunda esneklik ve tetik nokta problemleri görüldüğü için dirsek kasları ve çevre kasları kapsayan bir manuel terapi uygulaması ağrıyı azaltmaya yardımcı olacaktır. Fizyoterapist tarafından uygulanan manuel terapi, kişinin kendine uygulayacağı self mobilizasyon ve esneklik egzersizleriyle desteklenmelidir.
Söz konusu sporla ilişkili sakatlıklar olduğunda doku iyileşmesi süreçleri daha da önem kazanmaktadır. Yaralandıktan sonra istirahat ve diğer pasif tedaviler ile ağrısı azalan dokuların tam olarak iyileşebilmesi için uygun şekilde yüklenerek kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Sakatlık aynı olsa bile gereken egzersizler ve dozaj yaralanan dokuya, iyileşme evresine, sporcunun düzeyine ve yapılan spora göre değişebilir.
Biceps, brachialis ve brachioradialis ağrılarında izometrik egzersizlerden başlanarak konsantrik ve eksantrik egzersizlere doğru artan hacim ve şiddette ilerleyen bir rehabilitasyon antrenmanı programlanmalıdır. Bunun yanında yapılan spora göre önem arz eden omuz stabilizatör kasları, sırt kasları ve triceps gibi kaslar da kuvvet programına dahil edilmelidir.
Spor sonrası biceps ağrılarında antrenman hacmi ve aşırı kullanım önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle fizyoterapi süreci ile paralel şekilde antrenman programının da gözden geçirilmesi, mümkünse antrenör ile koordine çalışılması sakatlığın tekrarlama riskini azaltacaktır.
Dirsekte Tendon Kökenli Ağrılar
Dirsek etrafı kasların tendon ve yapışma yerlerinin akut ve kronik sakatlıkları dirsek ağrısına ve spordan uzaklaşmaya yol açabilir. Bir önceki bölümde anlatılan biceps tendonunun yanı sıra, triceps kası tendonu ile bilek ve parmakların fleksör ve ekstansör kaslarının dirsekteki tendon ve yapışma yerleri ağrının kökeni olabilir.
Sporcularda Tenisçi Dirseği Nedenleri ve Belirtileri
Tenisçi dirseği (lateral epikondilit) el bileği ve parmaklara ekstansiyon hareketi yaptıran ve dirseğin dış kısmına yapışan ekstansör kasların tendon ve yapışma yerini etkileyen bir sakatlıktır. Başta tenis gibi raket sporları olmak üzere tekrarlı dirsek ve bilek hareketleri içeren sporlarda sıklıkla görülür.
Sporcularda tenisçi dirseğinin genellikle birden fazla sebebi vardır. Ancak altta yatan yaralanma mekanizması genellikle tendonu yıpratan tekrarlı yükler ile dokuların yük ve onarım kapasitesi arasındaki dengenin bozulmasıdır.

Tekrarlı bilek ekstansiyonu, kavrama ve ağırlık taşıma içeren sporlarda bilek ve parmak ekstansör kasları aktif olarak çalışır. Bu kaslar statik veya dinamik olarak kasıldığında oluşan gerilim tendon vasıtası ile kol kemiği humerusun alt ucunda bulunan ve dış epikondil adı verilen çıkıntıya iletilir. Antrenman sıklığı ve hacmi fazla olduğunda tendon ve birkaç santimetrekarelik yapışma alanı kısa sürede binlerce kez yüke maruz kalır.
El bileği ve parmak ekstansör kas ve tendonlarının spesifik olarak kuvvetlendirilmemesi bu dokuların yük taşıma kapasitesinin yetersiz kalmasına yol açar. Yeterince kuvvetli olmayan veya çabuk yorulan ekstansör kaslar, örneğin raketle topa vurulduğunda oluşan şoku yeterince absorbe edemeden tendon ve kemiğe iletecektir. Kaslara göre daha yavaş gelişen tendonlar ise orantısız ve tekrarlı yüke maruz kalacaktır. Sporcunun teknik hataları, aşırı antrenman, yetersiz beslenme ve dinlenme gibi faktörler sakatlığa giden yolu açacaktır.
Sonuç olarak dirseğin dış kısmında ağrı-hassasiyet, kavrama kuvvetinde azalma ve objeleri kavrarken ve kaldırırken ağrı ortaya çıkar. Tenisçi dirseği olan kişiler kapı kolunu kavrama ya da bardak tutma gibi hareketlerde ağrı ve zayıflık hissi nedeniyle zorluk yaşarlar.

Sporcularda Golfçü Dirseği Nedenleri ve Belirtileri
Golfçü dirseği (medial epikondilit), el bileği ve parmaklara fleksiyon hareketi yaptıran ve dirseğin iç kısmına yapışan fleksör kasların tendon ve yapışma yerini etkileyen bir sakatlıktır. Başta golf gibi sporlarda olmak üzere tekrarlı dirsek ve bilek hareketleri içeren aktivitelerde sıklıkla görülür.
Sporcularda golfçü dirseğinin genellikle birden fazla sebebi vardır. Ancak altta yatan yaralanma mekanizması, tendonu yıpratan tekrarlı yükler ile dokuların yük ve onarım kapasitesi arasındaki dengenin bozulmasıdır.

Tekrarlı bilek fleksiyonu, kavrama ve ağırlık taşıma içeren sporlarda bilek ve parmak fleksör kasları aktif olarak çalışır. Bu kaslar statik veya dinamik olarak kasıldığında oluşan gerilim tendon vasıtasıyla kol kemiği humerusun alt ucunda bulunan ve iç epikondil adı verilen çıkıntıya iletilir. Antrenman sıklığı ve hacmi fazla olduğunda tendon ve birkaç santimetrekarelik yapışma alanı kısa sürede binlerce kez yüke maruz kalır.
El bileği ve parmak fleksör kas ve tendonlarının spesifik olarak kuvvetlendirilmemesi bu dokuların yük taşıma kapasitesinin yetersiz kalmasına yol açar. Yeterince kuvvetli olmayan veya çabuk yorulan fleksör kaslar, örneğin golf sopası ile topa vurulduğunda oluşan şoku yeterince absorbe edemeden tendon ve kemiğe iletecektir. Kaslara göre daha yavaş gelişen tendonlar ise orantısız ve tekrarlı yüke maruz kalacaktır. Sporcunun teknik hataları, aşırı antrenman, yetersiz beslenme ve dinlenme gibi faktörler sakatlığa giden yolu açacaktır.
Sonuç olarak dirseğin iç kısmında ağrı-hassasiyet, kavrama kuvvetinde azalma ve objeleri kavrarken ve kaldırırken ağrı ortaya çıkar. Golfçü dirseği olan kişiler kapı kolunu kavrama ya da ağırlık taşıma gibi hareketlerde ağrı ve zayıflık hissi nedeniyle zorluk yaşarlar.

Sporcularda Tenisçi ve Golfçü Dirseği Fizyoterapi Süreci
Lateral veya medial epikondilit için fizyoterapide ilk adım ağrının gerçekten kas-tendon ünitesi ile ilgili olup olmadığının kontrol edilmesidir. Zira dirseğin iç ve dış kısmında benzer ağrıya yol açabilen ve tedavisi farklı olan başka sakatlıklar da bulunmaktadır. Kas-tendon hasarı var olsa bile eklem ya da sinirlerden kaynaklanan ağrı klinik tabloyu domine ediyor olabilir.
Diğer dirsek sakatlıklarında olduğu gibi tenisçi ve golfçü dirseği sakatlıklarında da tedavi için ağrıyı tetikleyen hareketlerin miktarını ve şiddetini azaltmak gerekir. Ağrı şiddetine göre konservatif fizyoterapi yöntemleri (sıcak-soğuk uygulama, TENS vb.) kullanılabilir.
Ağrının kontrol altına alınmasının yanı sıra ön kol fleksör ve ekstansör kasların esnekliğinin tekrar sağlanması da önemlidir. Zira kronik biçimde aşırı yüklenen ve esnekliğini yitiren kaslar tendon ve kemikteki yapışma noktasına fazladan yük bindirirler. Ayrıca bu kaslarda ağrılı tetik noktalar gelişmiş olabilir. Ön kol kaslarına uygulanan manuel terapi, yumuşak doku mobilizasyonları ve germe egzersizleri ile kasların esnekliğinin geri kazanılması ve ağrının azaltılması için önemlidir.
Söz konusu sporla ilişkili sakatlıklar olduğunda doku iyileşmesi süreçleri daha da önem kazanmaktadır. Yaralandıktan sonra istirahat ve diğer pasif tedaviler ile ağrısı azalan dokuların tam olarak iyileşebilmesi için uygun şekilde yüklenerek kuvvetlendirilmesi gerekmektedir. Sakatlık aynı olsa bile gereken egzersizler ve dozaj yaralanan dokuya, iyileşme evresine, sporcunun düzeyine ve yapılan spora göre değişebilir.
Tenisçi ve golfçü dirseğinde kesin çözüm için egzersiz safhası kilit öneme sahiptir. Ancak bu aşamanın direnç bantlarıyla yapılan birkaç hareketle üstünkörü geçildiği ve sakatlığın tekrarladığı sıklıkla görülmektedir.
İstirahat, konservatif tedaviler ve manuel terapi ile ağrı azaltıldıktan sonra doğru egzersiz seçimi ve dozaj ayarı ile kas-tendon ünitesinin yük toleransı arttırılmalıdır. Burada sabit bir programdan ziyade sakatlığın evresine göre içeriği ve hacmi değişen kademeli bir egzersiz yaklaşımı gerekir.
Tendonun adaptasyonu ve gelişimi daha spesifik bir egzersiz yaklaşımını gerektirir. Erken evrelerde fleksör/ekstansör kaslar için ağrının izin verdiği miktarda izometrik egzersizlerden başlanarak zaman içinde verilen yük miktarını arttırmak hedeflenir. Bu aşamayı %80-90’lara varan yüksek oranlarda statik yüklemelerin uygulandığı evre takip eder. Ve nihayetinde spora spesifik, dirsek etrafı kasları hedefleyen fonksiyonel egzersizler kademeli olarak uygulanır.
Spora spesifik ve kademeli ilerleyen bir antrenman programı uygulanmadığında ağrı geçse bile spora dönüş ile birlikte dayanımı artmamış tendonlar tekrar ağrılı hale gelir ve sakatlık tekrarlar.
Dirsekte Sinir Kökenli Ağrılar
Sinirler genellikle sabit yapılar gibi düşünülse de kas ve eklemlerin hareketine eşlik eden dinamik yapılardır. Sinirler hareket esnasında kayar, uzayıp kısalır ve bükülürler. Nörodinamik olarak adlandırılan sinir dokunun hareketliliği, iskelet sisteminin fonksiyonu için elzemdir.
Kolun üç ana siniri olan median, radial ve ulnar sinirler boyun, omuz ve dirsek eklemi etrafındaki bir takım anatomik yapıların arasından geçerler. Sporda tekrarlı zorlanmalar, travma veya aşırı kullanım bu sinirleri yük altında bırakabilir ya da geçiş noktalarını daraltabilir.
Hareketliliği ve dolaşımı bozulan sinir, mekanik strese uğradığı noktada veya ilerlediği hat boyunca farklı noktalarda ağrı, yanma, uyuşukluk ve karıncalanma gibi semptomlara yol açar. Bu semptomlar başlarda hareket esnasında sinirin maruz kaldığı yük arttığında ortaya çıkar. Daha ileri durumlarda ise sinir kılıfının zarar görmesi nedeniyle semptomlar spontan veya sürekli hale gelir.
Sinir kaynaklı problemlerde semptomların uzak noktalara yansıyabilmesi, sorunun başka sakatlıklarla karıştırılmasına yol açabilmektedir. Örneğin boyundaki bir problem nedeniyle dirseğe yayılan sinir kökenli ağrı, tenisçi dirseğine benzer bir lokasyonda ortaya çıkabilir. Başarılı bir tedavi içinse sorunun kaynaklandığı esas bölgenin hedef alınması gerekmektedir.
Boyundan Yansıyan Dirsek Ağrısı - Radiküler Ağrı
Kola giden sinirlerin omurgadan çıkış yaptıkları kanallar disk problemleri ve diğer omurga sorunları nedeniyle daralarak sinir kökünü sıkıştırabilir. Yine boyun-omuz geçiş bölgesindeki bazı kemik yapılar ve kaslar benzer şekilde sinirleri sıkıştırabilir. Bu durum sinir hattı boyunca bazı noktalarda ağrı ve diğer semptomlara yol açabilir.
Dirsek eklemi çevresinin duyusunu ileten sinirlerin boyunda sıkışmaya uğraması geçmeyen dirsek ağrısına sebep olabilir. C5 ve C8 boyun omurları arasındaki problemler radial siniri etkileyerek dirseğin dış kısmında tenisçi dirseğine benzer ağrıya yol açabilir. Benzer şekilde C8 ve T1 omurlarının sorunları ulnar siniri etkileyerek dirseğin iç kısmında golfçü dirseği tablosuna benzer ağrıya yol açabilir. Ağrı dirsekte yanma, batma veya keskin ağrı şeklinde hissedilebileceği gibi kas-tendon ağrısına benzer karakterde de hissedilebilir.
İstirahat, antiinflamatuar ilaç kullanımı ve lokal fizyoterapiye rağmen geçmeyen dirsek ağrılarında boyun omurgası ve sinir hattı mutlaka değerlendirilmelidir. Tedavileri farklı olan bu sorunlar doğru teşhis edilmediğinde geçmeyen tenisçi dirseği olarak yorumlanan tablolar ortaya çıkacaktır.
Boyundan yansıyan dirsek ağrısının tedavisinde öncelikle boyun omurları ve sinir hattı manuel değerlendirilerek sinir hassasiyeti varlığı teyit edilir. Ardından omurga ve çevre yumuşak dokulara sinir üstündeki baskıyı azaltacak spesifik manevra ve teknikler uygulanır. Bununla birlikte sinirin izlediği hat boyunca hareketini serbestleştiren nörodinamik egzersizler uygulanarak sinirin hareketliliği ve dolaşımı restore edilir. Son olarak ağrıdaki azalmanın kalıcı olması ve tekrarlamaması için spora özgü bir rehabilitasyon antrenmanı süreci planlanır ve uygulanır.
Dirsekte Sinir Sıkışması - Pronatör Teres Sendromu

Pronator teres sendromu dirseğin ön kısmından geçen median sinirin etkilendiği, görece nadir görülen bir durumdur. El bileğine pronasyon hareketi yaptıran pronatör teres kası, tekrarlı zorlamalar sonrasında gerginleşerek median sinire baskı uygular. Bu durum ön kolda ağrı, kavrama kuvvetinde azalma ve baş parmak, işaret parmağı ve orta parmakta uyuşma ve karıncalanma semptomlarına neden olur.
Tekrarlı kol ve el bileği hareketleri içeren tırmanış, fitness, crossfit ve golf gibi sporlarla uğraşan atletler pronatör teres sendromu açısından daha yüksek risk altındadır. Semptomlar genellikle kolun yük altında kaldığı antrenmanlardan sonra şiddetlenir.
Pronatör teres sendromunu daha sık görülen biceps tendiniti ve karpal tünel sendromundan ayırt etmek gerekir zira bu durumlar bazı ortak semptomlara sahip olsa da farklı tedavi yaklaşımı gerektirirler.
Pronatör teres sendromunun tedavisinde fizyoterapi önemli rol oynar. Pronatör teres kasını gevşeten manuel terapi teknikleri ile median siniri baskı altından kurtaran özel mobilizasyonlar ağrı ve diğer semptomları azaltır. Bunun yanında ön kol kaslarının esnekliğini ve kuvvetini geliştiren germe ve kuvvetlendirme egzersizleri programda yer almalıdır. En önemlisi pronatör teres kasının aşırı kasılmasına neden olan spordaki yanlış hareket teknikleri ve antrenman yüklerinin düzeltilmesidir.
Dirsekte Sinir Sıkışması - Kübital Tünel Sendromu
Kübital tünel sendromu ulnar sinirin ön kolda dirseğin alt-iç kısmında yer alan kübital tünelde sıkışması sonucu ortaya çıkan bir durumdur. Kübital tünel sendromunda dirseği bükerken veya açarken ağrı, ön kolun iç kısmından serçe ve yüzük parmağa yayılan uyuşma-karıncalanma ve el kaslarında kuvvet kaybı görülür. Semptomlar gece, dirseğin uzun süre bükülü kaldığı durumlarda veya ön kolun masa gibi sert zeminlere temas ettiği durumlarda artar.
Tekrarlı kol ve el bileği hareketleri içeren tırmanış, fitness, crossfit ve golf gibi sporlarla uğraşan atletler kübital tünel sendromu açısından daha yüksek risk altındadır. Kübital tünel sendromu yavaş ve sinsi bir şekilde başlayabileceği gibi ani ve şiddetli semptomlarla başlayarak kolun hareketini önemli derecede kısıtlayabilir. İleri vakalarda elin hipotenar kaslarında erime görülebilir.

Kübital tünel sendromu ağrının görüldüğü nokta itibariyle golfçü dirseği ile karıştırılabilir. Bu iki durum farklı tedavi yaklaşımı gerektirdiği için doğru teşhis edilmelidir. Geçmeyen golfçü dirseği vakalarının önemli bir kısmında ulnar sinir etkilenimi görülmektedir.
Kübital tünel sendromunun tedavisinde fizyoterapi özellikle erken evrelerde önemli bir rol oynar. Tedavi süreci ulnar siniri baskı altında bırakan mekanik faktörlerin ve alışkanlıkların değerlendirilmesiyle başlar. Semptomlar azalana kadar dirseği uzun süre bükmekten veya ön kolu sert zemin üzerinde dinlendirmekten kaçınılmalıdır.
Ulnar sinir sıkışmasını azaltmak için manuel yumuşak doku teknikleri, bantlama ve ulnar sinir mobilizasyonu teknikleri kombinasyon halinde uygulanır. Bunun yanında yapılan spora göre ulnar siniri zorlaması muhtemel hareket paternleri incelenerek sporcunun teknik hataları düzeltilmelidir. Semptomların azalmasını takiben kademeli bir kuvvetlendirme ve spora dönüş programı uygulanmalıdır. Tedavinin ilk aşaması olan fizyoterapinin doğru teşhis ve tedaviye rağmen beklenen iyileşmeyi sağlayamadığı durumlarda ise enjeksiyon ve cerrahi gibi girişimsel yöntemler uygulanabilir.
Sakatlıklarınızla Aylarınızı Harcamayın !
Sporcularda dirsek ağrısının görüldüğü üzere tedavisi birbirinden farklı olan ve zaman zaman aynı anda var olabilen birden fazla kökeni olabilir.
Başarılı bir tedavi için ağrıya katkıda bulunan yapıların iyileşmesini hedefleyen yöntemlerin kombine edildiği bir program gereklidir.
Yapısal hasara yol açmış travmatik yaralanmalar dışında fonksiyonel olarak gelişmiş dirsek ağrısı problemlerinin büyük çoğunluğu doğru bir fizyoterapi programı ile iyileşecektir.
Bu nedenle sporcuların geçmeyen dirsek ağrısı yaşamaları durumunda yaptıkları sporun fiziksel niteliklerini anlayan hekim ve fizyoterapistlerden yardım alması gerekmektedir.